Ege Üniversitesinde düzenlenen (EÜ) “Cumhuriyet ve Atatürk” etkinlikleri kapsamında Ege Meslek Yüksekokulu tarafından “Atatürk’ü Anmak” ve “Atatürk Döneminde Tarım Politikaları” konulu konferans gerçekleştirildi. EGEM Konferans Salonunda gerçekleşen etkinliğe, EÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Okan Ceylan ve Öğr. Gör. Latif Daşdemir konuşmacı olarak yer alırken Ege Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Emre Ercan, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Atatürk’ün tarımsal üretimde sanayiyi canlandıracak yeni ürünlere odaklandığını söyleyen Doç. Dr. Okan Ceylan, “1938’deki Birinci Köylü Ziraat Kongresinde tarımsal üretim sorunları ele alınmıştır. Toplam ekimin yüzde 2,5’ini oluşturan bağ-bahçe bitkilerinde, incir, üzüm ve fındık gibi geleneksel ürünlerin yanı sıra Cumhuriyet döneminde yeni ürünlere odaklanıldı. Rize ekonomisini canlandırmak için 1924’te özel bir kanunla çay ziraatı teşvik edildi. Çayın kahvaltı kültürüne girmesi ise 1980’lerden sonra yaygınlaşmıştı. Çay gibi, şeker pancarı da Cumhuriyet’in getirdiği yeni tarım ürünlerindendir” dedi
“Atatürk, tarımı sanayiyle buluşturuldu”
Doç. Dr. Okan Ceylan, “Belçikalı meyvecilik uzmanı W. Gleisberg, Aydın’da incir, Antep’te fıstık gibi özel enstitüler kurulmasını önermiştir. Başlangıçta bu enstitüler yerine fidanlıklar kurulsa da, İzmir’deki zeytin fidanlığı daha sonra Bornova’daki Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nün açılmasına ilham vermiştir. Antalya’daki Sıcak İklim Bitkileri Araştırma İstasyonu da bugün Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü olarak bilinmektedir. Burada muz, kahve ve hurma üzerine denemeler yapılmıştır. Mauritius’tan kahve çekirdekleri getirilmiş, ancak kahve ve hurma için iklimin fazla sıcak ve kurak olması nedeniyle sonuç alınamamıştır. Belçika’dan hayvanların çektiği pulluklar, tırmıklar ve çeşitli tarım aletleri getirilerek tarıma dâhil edilmeye çalışılmıştır. Bunun yanı sıra, Cumhuriyet dönemi Güney Marmara’da tekstil endüstrisini geliştirmek amacıyla, İspanya’dan 1820’lerde Tekirdağ’a getirilen Merinos koyunlarının yünlerinden yararlanmak için Merinos fabrikası kurmuştur. Cumhuriyet yönetimi, her alanda tarımı sanayiyle birleştirmeye ve modernleştirmeye çalışmıştır. Türkiye’de hayvansal üretimde verimlilik ve kaliteyi artırmak amacıyla birçok harada ve inekhanede denemeler yapılmış; hayvanların üretimi ve yurt geneline yayılması için çabalar gösterilmiştir. Bu çalışmalar sadece koyun ve ineklerle sınırlı kalmamış, tarla sürümünde önemli yer tutan atlar için de benzer uygulamalar yapılmıştır” diye konuştu.
“Eylemleriyle Atatürk’ü Anlamak”
I. Dünya Savaşı’nı sömürgeci devletlerin bir paylaşım kavgası olarak niteleyen Öğr. Gör. Latif Daşdemir, “Atatürk’ü anlamanın yolu, onu insanüstü gösteren efsanelerden ziyade 1919’dan 1938’e kadar olan eylemlerini incelemekten geçiyor. Osmanlı Devleti, son dönemlerinde dünyadaki kapitalist ve sömürgeci gelişmeleri doğru okuyamaması, eleştiriye kapalı bir yönetim anlayışına bürünmesi ve Baltalimanı gibi antlaşmalarla ekonomik bağımsızlığını yitirmesi sonucu çöktü. Mondros ve Sevr ile fiilen bitirilen bir imparatorluğun enkazından, Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak antiemperyalist bir mücadele başlattı. Bu mücadelenin temel felsefesi, Amerikan mandası veya İngiliz sömürgesi gibi seçenekleri reddederek ‘Ya istiklal ya ölüm!’ parolasıyla Misak-ı Millî sınırları içinde tam bağımsız bir devlet kurmaktı” dedi.
“Cumhuriyet bir kültür projesidir”
Atatürk’ün, Millî Mücadele’yi Amasya, Erzurum ve Sivas kongreleriyle meşru bir zemine oturtarak millete mal ettiğini belirten Öğr. Gör. Latif Daşdemir, “Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti iki temel üzerine inşa edildi. ‘Hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olması’ ve ‘Hayatta en hakiki mürşidin ilim ve fen olması.’ Atatürk’ün devletçilik ilkesi, dönemin şartlarında ne kapitalist ne de komünist olan, Türkiye’nin kendi ihtiyaçlarından doğmuş millî bir kalkınma modelidir. Atatürk, Cumhuriyet’i bir soy, ideoloji veya din projesi olarak değil, bir kültür projesi olarak görmüştür. Alfabe devrimi gibi inkılapların amacı ise milleti topyekûn çağdaş medeniyet seviyesine çıkarmaktır. Atatürk’ün mirasının doğru anlaşılması ve sömürülmemesi gerekiyor. Onun en büyük başarısı, gelenekle yeniliği bir arada harmanlayarak modern bir devlet kurmasıdır. Atatürk’ün ‘Benim düşüncelerimi anlıyorsanız bu yeterlidir’ sözü, bizlere onun emaneti olan Cumhuriyet’i ve demokrasiyi anlamanın ve sonsuza dek yaşatmanın ne denli önemli olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
Etkinlik, Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Emre Ercan’ın konuşmacılara “Teşekkür Belgesi” takdim etmesiyle sona erdi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı




