İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü’nde 24-25 Mayıs 2025 tarihlerinde düzenlenen “Çoklu Krizler Çağında Bilgi Düzensizliklerine Karşı Dirençlilik Konferansı”, bilgi düzensizliklerini disiplinler arası bir bakışla ele aldı. Avrupa Komisyonu Jean Monnet Mükemmeliyet Merkezleri Programı tarafından desteklenen Bilgi Düzensizliklerine Karşı Toplumsal Bilişsel Dirençlilik Yaratmak (Creating Societal Cognitive Resilience Against Information Disorders – RESAID) Projesi, çoklu krizler döneminde yanlış bilginin yeniden üretilmesi, karmaşa, güvenilir bilgi kaynaklarına zarar ve insan güvenliğini tehdit eden sorunlar konusunda farkındalık yaratarak bilgi düzensizliği ile mücadele edecek yöntemleri geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı hedefliyor.
RESAID Projesi kapsamında gerçekleştirilen konferansın açılış konuşmasını Avrupa Dijital Medya Gözlemevi (EDMO) Yönetim Kurulu Başkanı Paolo Cesarini yaptı. Konuşmasında dijital çağda dezenformasyonla mücadele stratejilerini ve bu alanda Avrupa Birliği’nin yaklaşımını değerlendiren Cesarini, hak temelli bir yaklaşımın önemine dikkat çekti.
‘İfade özgürlüğü, aynı zamanda güvenilir bilgiye erişim hakkıdır”
Cesarini, ifade özgürlüğünün yalnızca konuşma, içerik üretme hakkını değil; bireylerin güvenilir bilgiye ulaşma ve bu bilgi temelinde kendi fikirlerini oluşturma hakkını da içerdiğini vurguladı. “Yanlış bir içeriği baskılamak, onu görünmez kılmaz; çoğunlukla onu daha fazla meşrulaştırır. Bu yüzden, daha çok baskılamak yerine daha çok açıklamak, daha fazla bağlam sunmak gerekir.” diyen Cesarini, yanlış ya da yanıltıcı içeriklerle mücadelede sansürleyici refleksler yerine bilgilendirici ve şeffaf stratejilerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti.
‘Dirençlilik yalnızca bireysel bilinçle değil, sistemik şeffaflıkla mümkündür’
Cesarini, bilgi düzensizliklerine karşı mücadelede yalnızca bireylerin medya okuryazarlığını artırmanın yeterli olmadığını; aynı zamanda dijital iletişim altyapılarının işleyişinin şeffaflaştırılması ve bu yapıların hesap verebilir hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Platformların sorumluluklarını vurgulayan Cesarini, “Yapay zekâ destekli sistemlerin içerik görünürlüğünü nasıl belirlediklerine ilişkin şeffaf olmaları, demokratik toplumlarda bilgiye erişim hakkı açısından hayati önem taşıyor. Algoritmaların nasıl çalıştığını bilmeden, bilgiye erişme hakkımızı etkin şekilde kullanamayız. Bu, yalnızca teknik değil, aynı zamanda demokratik bir meseledir” dedi.
‘Toplumsal direnç için çok paydaşlı işbirliği şart’
Cesarini, dezenformasyonla mücadelenin başarılı olabilmesi için kamu kurumlarının ötesine geçen bir ortaklık yapısına ihtiyaç olduğunu vurguladı. Araştırmacılar, gazeteciler, platformlar, akademisyenler, medya okuryazarlığı savunucuları ve sivil toplum kuruluşlarının ortak hareket etmesinin gerekliliğini şu sözlerle ifade etti: “Bu sorunla mücadele yalnızca devletlerin değil, tüm toplumun meselesidir. Bilgi bütünlüğü, çok paydaşlı bir çaba olmadan korunamaz.”
Özellikle EDMO (Avrupa Dijital Medya Gözlemevi) kapsamında Avrupa genelinde oluşturulan 14 ulusal merkezin birlikte çalıştığını belirten Cesarini, bu işbirliğinin hem akademik araştırmaların desteklenmesini hem de doğru bilginin teşvik edilmesini hedeflediğini belirtti. Cesarini, “EDMO ağının amacı yalnızca sahte haberleri işaretlemek değil, aynı zamanda akademiyi, medya okuryazarlığını ve politika yapıcıları bir araya getirerek daha dirençli bir kamuoyu oluşturmaktır” dedi.
Konferans, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde; sosyal bilimlerden hukuk ve medya çalışmalarına, psikolojiden güvenlik politikalarına uzanan geniş bir disiplinlerarası çerçevede akademisyenlerin katkısıyla, bilgi düzensizliklerini çok yönlü bir yaklaşımla ele aldı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı