1. Haberler
  2. Diğer
  3. Masalların Çocuk Gelişimi Üzerindeki Etkileri

Masalların Çocuk Gelişimi Üzerindeki Etkileri

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Masallar, insanlığın ortak kültürel mirasının en eski ve en etkileyici anlatı türlerinden biridir. Her toplumun kendi kültürel birikimini, değerlerini, inançlarını ve yaşam biçimini nesilden nesile aktarmasında masallar büyük bir rol oynamıştır. Çocuk gelişimi açısından bakıldığında masallar, sadece bir eğlence aracı olmanın çok ötesinde, çocuğun bilişsel, duygusal, sosyal ve ahlaki gelişimini destekleyen güçlü bir eğitim aracıdır. Modern psikoloji ve pedagojik araştırmalar, masal dinlemenin ya da okumayı öğrenen çocukların masal oku alışkanlığı kazanmasının, çocuğun hayal gücü ve empati becerilerinin gelişiminde belirleyici bir faktör olduğunu göstermektedir.

Masalların çocuk üzerindeki etkisi çok yönlüdür. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre, çocuklar dünyayı somut deneyimler aracılığıyla anlamaya çalışırlar. Masallar, bu somut düşünme döneminde soyut kavramların sembollerle anlatılmasına olanak tanır. Bir ejderhanın kötülüğü, bir perinin iyiliği ya da bir prensesin sabrı gibi temalar, çocukların iyi-kötü, doğru-yanlış gibi kavramları içselleştirmesini kolaylaştırır. Bruner’in anlatı temelli öğrenme teorisi de masalların zihinsel şemaları yapılandırmadaki etkisini vurgular. Masal dinleyen çocuk, olay örgüsü içinde neden-sonuç ilişkilerini kavrar, karakterlerin motivasyonlarını anlamaya çalışır ve bu sayede bilişsel esneklik kazanır.

Duygusal gelişim açısından masalların önemi yadsınamaz. Özellikle okul öncesi dönemde çocuklar duygularını tanıma ve ifade etme konusunda henüz yeterli beceriye sahip değildirler. Masallar bu noktada bir duygusal laboratuvar işlevi görür. Çocuk, karakterlerle özdeşleşir, onların korkularını, sevinçlerini, kayıplarını ve umutlarını deneyimleyerek kendi duygusal dünyasında benzer duygulara yer açar. Bruno Bettelheim’in klasikleşmiş eseri “The Uses of Enchantment” (1976) bu konuda temel bir referans noktasıdır. Bettelheim, masalların çocukların bilinçaltı çatışmalarını güvenli bir şekilde dışa vurmasına ve bu çatışmalarla baş etme mekanizmaları geliştirmesine yardımcı olduğunu savunur. Özellikle “iyi” ile “kötü” arasındaki çatışmanın masallarda net çizgilerle ayrılması, çocukların adalet duygusunu güçlendirir ve içsel denge kurmalarına destek olur.

Masallar aynı zamanda dil gelişimi üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir. Erken yaşta masal dinleyen veya okuyan çocuklar, kelime dağarcığı bakımından yaşıtlarına göre daha hızlı ilerleme gösterirler. Dilbilimsel araştırmalar, masal dinlemenin semantik (anlam) ve sentaktik (cümle yapısı) becerileri geliştirdiğini, bunun da okuma-yazma becerisine olumlu yansıdığını göstermektedir. Ayrıca ritmik, tekrarlı ve müzikal bir dil yapısına sahip olan masallar, çocukların fonolojik farkındalıklarını da artırır. Bu durum özellikle okul öncesi dönemde okuma öncesi becerilerin gelişiminde kilit rol oynar. Eğitim psikolojisi uzmanı Maria Nikolajeva, anlatının çocukların kelimelerle dünyayı yeniden kurmalarını sağladığını ve bu nedenle masalların erken dil gelişimi için en güçlü araçlardan biri olduğunu belirtmektedir.

Sosyal gelişim açısından masallar, çocuğun toplumsal rolleri, kuralları ve değerleri öğrenmesinde rehberlik eder. Örneğin bir kahramanın yardımlaşma, cesaret veya dürüstlük gibi erdemleri sayesinde başarıya ulaşması, çocuğun bu değerleri benimsemesini kolaylaştırır. Bandura’nın Sosyal Öğrenme Kuramı’na göre, çocuklar gözlem yoluyla öğrenirler. Masallardaki karakterler bu bağlamda birer model işlevi görür. Çocuk, kahramanın davranışlarını gözlemleyerek, ödül ve ceza mekanizmalarını içselleştirir. Bu sayede toplumsal uyum ve empati gibi sosyal beceriler gelişir. Ayrıca, masallar çocuklara kültürel aidiyet kazandırır; farklı toplumların masallarını dinlemek ise kültürel çeşitliliğe ve hoşgörüye katkıda bulunur.

Masal anlatımı veya masal okuma, ebeveynlerle çocuklar arasındaki bağı güçlendiren eşsiz bir deneyimdir. Ebeveynlerin çocuklarına düzenli olarak masal anlatmaları, aralarındaki duygusal iletişimi derinleştirir. Bu süreçte göz teması kurmak, ses tonunu değiştirmek, karakterlere farklı sesler vermek gibi unsurlar, çocuğun dikkatini toplamasına ve ebeveynle güven ilişkisi kurmasına yardımcı olur. Klinik psikoloji alanında yapılan araştırmalar, uyku öncesi masal okuma ritüellerinin çocuklarda stres seviyesini azalttığını, uyku kalitesini artırdığını ve ebeveynle bağlanma düzeyini güçlendirdiğini göstermektedir. Bu durum, John Bowlby’nin Bağlanma Teorisi çerçevesinde değerlendirildiğinde, güvenli bağlanma biçimlerinin temellerinin atılmasına katkı sağlar. Ebeveynin tutarlı ve sevgi dolu bir ses tonuyla anlattığı masal, çocuğun dünyasında güven duygusunun pekişmesine neden olur.

Masal okumanın nöropsikolojik etkileri de son yıllarda yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Beyin görüntüleme teknikleriyle yapılan çalışmalar, masal dinleyen çocukların beyninde özellikle dil merkezleri, prefrontal korteks (planlama ve karar verme bölgesi) ve limbik sistem (duygusal işleme bölgesi) arasında güçlü bağlantılar kurulduğunu ortaya koymuştur. Bu durum, masal dinlemenin sadece pasif bir dinleme etkinliği olmadığını, aynı zamanda aktif bir zihinsel işlem olduğunu göstermektedir. Çocuk, hikâyeyi dinlerken sahneleri zihninde canlandırır, karakterlerle özdeşleşir ve olay örgüsünü anlamlandırmaya çalışır. Bu bilişsel süreçler, beynin yaratıcı düşünme kapasitesini artırır ve problem çözme becerilerini destekler.

Ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte masal okuma alışkanlığı geliştirmesi, aile içi etkileşimi güçlendirmenin yanı sıra çocuğun okuma alışkanlığı kazanmasına da katkı sağlar. Çocuğa okuma sevgisi aşılamak için onun yaşına ve ilgisine uygun masallar seçmek önemlidir. Örneğin, özellikle kız çocuklarının ilgisini çeken prenses masalları, hayal gücünü ve özdeşleşme kapasitesini geliştiren türlerdendir. Bu masallar, sadece romantik temalarla değil, aynı zamanda cesaret, kararlılık ve kendini keşfetme gibi modern mesajlarla da zenginleşmiştir. Araştırmalar, kız çocuklarının kahraman kadın karakterlerle özdeşleştiğinde özgüven düzeylerinin arttığını göstermektedir. Benzer şekilde, erkek çocuklar için de kahramanlık ve adalet temalı masallar, toplumsal sorumluluk bilincini ve özsaygıyı destekler.

Masallar aynı zamanda pedagojik bir araç olarak eğitim kurumlarında da kullanılmaktadır. Öğretmenler masalları sadece okuma etkinliği olarak değil, aynı zamanda drama, resim, yazma ya da tartışma etkinliklerine dönüştürerek çok yönlü öğrenme ortamları yaratabilirler. Bu tür bütünleştirilmiş öğrenme yaklaşımları, çocuğun hem bilişsel hem de duygusal zekâsını geliştirir. Howard Gardner’ın Çoklu Zekâ Kuramı’na göre, her çocuk farklı zekâ türlerinde baskın olabilir; masallar bu farklı zekâ alanlarını (örneğin dilsel, görsel, müzikal, kişilerarası zekâ) besleyerek çocuğun potansiyelini ortaya çıkarır.

Masalların bir diğer önemli yönü, çocukların korkularını ve kaygılarını sembolik düzeyde işlemelerine izin vermesidir. Korkutucu figürler ya da karanlık ormanlar, aslında çocuğun bilinçaltındaki endişelerin metaforik temsilidir. Çocuk, kahramanın bu korkularla yüzleştiğini ve sonunda onları yendiğini gördükçe, kendi korkularını da kontrol altına alabileceğine inanır. Bu nedenle masallar terapötik bir işlev de görebilir. Çocuk psikoterapilerinde masalların kullanılması, çocuğun duygularını ifade etmesine ve iç çatışmalarını fark etmesine yardımcı olur. Bu yönüyle masallar, hem önleyici hem de destekleyici bir ruh sağlığı aracı olarak değerlendirilebilir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Masalların Çocuk Gelişimi Üzerindeki Etkileri

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin